Okuyucularımız

26 Kasım 2012 Pazartesi

Uyan

 
 Yerleşmiş bir zaman olgusunun içinde,belki farkında olmadan ama çoğu zaman gayet gönüllüce yaşııyoruz ''kendimize biçileni''.Sorgulamadan,karşı çıkmadan,biçildiğini sandığımız her ne ise onun niteliği hakkında çaba göstermeden...
  Beş duyu organına en gerçek şekilde hitap eden ama her şeye rağmen soyutlukla atfedilen zaman denen kavramı dahi,en nihayetinde yirmi dört parçaya ayırmış insanoğlu.O ayrılmış parçalar bize aldırmadan ilerlerken -miş'li geçmiş zamanlarda yaşıyoruz bugünü unutup.
 Sanrılarla ördüğümüz yalancı realiteler arasında yaşıyoruz mutluluğu.Kaybolduğumuz birer okyanus oluveriyor en iyi bildiğimiz yollar.Rotayı unutup,yada hiç var etmeden onu,varlığından dahi bihaber geziniyor ıinsan hayatın koynunda.Söz konusu yaşamı,yaşadıkları,yaşayacak oldukları olduğunda bir seyirci edasıyla davranıyor ''hayat''a karşı.
 Hayallerimizi sıkıştırıp yatırdığımız o paket geri döndüğünde;o paketi hazırlamak için ne kadar uğraştığımız sorusunu sormadan kendimize,kabul ediyoruz alternatifleri.Gerçeklerin korkusundan inanmak istemediğimiz her şeyi gönderiyoruz zihnimizin en ücra köşelerine.Ve bum!..O yığın patır patır dökülüyor birgün gözlerimizin önüne.Ne kaçmak fayda eder artık ne de unuttum sanmak.
 Oysa kurgusu sana aittir bu romanın.Dünün mengenesine sıkışan bugününü kurtar yeter ki.Düşle,hayal et; yarını,sonsuzluğu...
 İşte o zaman uzak değil gökkuşağının yedi rengi.Uzak değil yüzüne gerçek bir tebessümün yayıldığı anlar.İmkansız değil hiçbir zaman yeniden başlamak.
 İşte şimdi!..sil geçmişini ve ''uyan'' yeni güne;

 Merhaba...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder